SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

ZEKAT BAHSİ

<< 1060 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

137 - (1060) حدثنا محمد بن أبي عمر المكي. حدثنا سفيان عن عمر بن سعيد بن مسروق، عن أبيه، عن عباية بن رفاعة، عن رافع ابن خديج ؛ قال:

 أعطى رسول الله صلى الله عليه وسلم أبا سفيان بن حرب، وصفوان بن أمية، وعيينة بن حصن، والأقرع بن حابس، كل إنسان منهم، مائة من الإبل. وأعطى عباس بن مرداس دون ذلك. فقال عباس بن مرداس:

أتجعل نهـبى ونهب العبيـ * ـد بيـن عيينـة والأقرع ؟

فما كان بدر ولا  حابس * يفوقان مرداس في المجمع

وماكنت دون امرئ منهما * ومن تخفض اليوم لا يرفع

قال: فأتم له رسول الله صلى الله عليه وسلم مائة.

 

[ش (ونهب العبيد) النهب الغنيمة. والعبيد اسم فرسه. (يفوقان مرداس) هكذا هو في جميع الروايات: مرداس، غير مصروف. وهو حجة لمن جوز ترك الصرف بعلة واحدة. وأجاب الجمهور بأنه في ضرورة الشعر].

 

{137}

Bize Muhammed b. Ebî Ömer El-Mekkî rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân, Ömer b. Saîd b. Mesrûk'dan, o da babasından, o da Abâyetü'bnu Rifâa'dan, o da Râfi b. Hadîc'den naklen rivayet etti. Râfi' şöyle demiş:

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebû Süfyân b. Harb, Safvân b. Ümeyye, Uyeynetü'bnu Hısm ve Akra' b. Hâbis'den her birine yüz'er deve ganimet verdi. Abbâs b. Mirdâs'a bunlardan daha az ihsanda bulundu. Bunun üzerine Abbâs b. Mirdâs şu mealde beyitler okudu:

 

«Benimle atım Ubeyd'in payını Uyeyne ile Akra' arasında mı taksim ediyorsun? Bedir ve Habis cem'iyeti içinde Mirdâs'tan üstün değillerdir. Ben, onların hiç birinden aşağı değilim. (Fakat) bu gün senin alçalttığın bir daha yükselmez.»

 

Râvî Demişki: Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona da yüz deveyi tamamladı.

 

 

138 - (1060) وحدثنا أحمد بن عبدة الضبي. أخبرنا ابن عيينة عن عمر بن سعيد بن مسروق، بهذا الإسناد ؛ أن النبي صلى الله عليه وسلم قسم غنائم حنين فأعطى أبا سفيان بن حرب مائة من الإبل. وساق الحديث بنحوه. وزاد: وأعطى علقمة بن علاثة مائة.

 

{138}

Bize Ahmed b. Abdete'd-Dabbî rivayet etti (Dediki): Bize İbni Uyeyne, Ömer b. Saîd b. Mesrûk'dan bu isnâdla haber verdi ki «Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Huneyn ganimetlerini taksim etmiş de, Ebû Süfyân b. Harb'e yüz deve vermiş...»

 

Râvi bu hadîsi yukarki gibi rivayet etmiş (yalnız): Âlkametü'bnü Ulâse'ye de yüz deve verdi.» cümlesini ziyâde etmiştir.

 

 

(1060) وحدثنا مخلد بن خالد الشعيري. حدثنا سفيان. حدثني عمر بن سعيد، بهذا الإسناد. ولم يذكر في الحديث علقمة بن علاثة، ولا  صفوان بن أمية. ولم يذكر الشعر في حديثه.

 

{…}

Bize Mahled b. Hâlid Eş-Şairi rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân rivayet etti. (Dediki): Bana Ömer b. Saîd bu isnâdla rivayet etti. Ama bu hadîsde Âlkametü'bnü Ulâse ile Safvân b. Ümeyye'yi zikretmedi. Hadîsinde şiirden de bahsetmedi.

 

 

İzah:

Mirdâs: Gayr-ı munsarif bir kelimedir. Ancak zarûret-i şi'rîye dolayısıyla munsarif olmuştur.

 

Kaadı lyâz, bu hadîsin râvilerinden Mahled b. Hâlid hakkında söz ederek: «Mahled b. Hâlid Eş- Şaîrî'yi gerek (sahih) ravileri gerekse başkaları arasında zikreden görmedim. Onu: Hâkim, Bâcî ve Ceyyânî zikretmedikleri gibi, ne (sahîh) râvilerinden ne de başkalarından hiç bir kimse böyle bir isimden bahsetmemiştir...» demişsede Nevevi bu sözü acâip bulmuş ve Mahled b. Hâlid' in meşhur bir râvi olduğunu söylemiştir.

 

Filhakika Mahled meşhurdur. Kendisi Abdürrazzak b. Hemmâm, İbrahim b. Hâlid ve Süfyân-ı Sevrî' den hadîsler rivayet etmiş, ondan da Müslim, Ebû Dâvûd, İbni Avf, Ahmed b. Ebî Avf ve Münzir b. Şâzân hadis nakletmişlerdir.

 

Ebû Dâvûd onun mevsuk bir râvî olduğunu söyler.

 

Hafız Ebû Fadl Muhammed b. Tâhir dahî «Ricâlü's - Sahîhayn» adlı eserinde onun Süfyân b. Uyeyne'den zekât hakkında hadîs rivayet ettiğini söylemiştir.

 

Ubbî'nin beyânına göre Abbâs b. Mirdâs, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in eşrafa yüz'er deve, rütbe itibarıyla onlardan aşağı olanlara ellişer deve verince Abbâs buna gücenmiş ve hadisde işaret edilen kasidesini söylemiştir. Kaside bitince Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'.

 

  Şunu götürün, benden dilini kesin! buyurarak, kendisine yeter deninceye kadar ganimet vermiş. Bu suretle Abbâs'ın dili kesilmiş yâni ileri geri söz etmesinin önü alınmıştır.

 

Rivayete nazaran Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dilinin kesilmesini emredince, Abbâs bundan korkmuş, hakikati bilmeyenler dahî: Abbâs'ın dili kesilmesi emir buyuruldu. diye söz etmişler. Abbâs ise ganimetlerin başına götürülmüş, kendisine:

 

  «Bunlardan dilediğin kadar al.» denilmiş. O zaman Abbâs'ın aklı başına gelerek:

 

  «Meğer Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) benim dilimin kesilmesi ile, bana ganimet vermeyi irâde buyurmuş imiş.» demiş ve ganimetten hiç bir şey almamış.

 

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona bîr hülle göndermiş. Abbâs bu hülleyi kabul ederek sırtına giymiş.

 

Abbâs, kasidesinde: «Ben, onların birinden aşağı değilim...» diyerek, kendisinin gerek soy-sop, gerekse şan-şeref cihetinden Uyeyne ile Akra'dan aşağı olmadığını anlatmak istemiştir. Zîrâ Abbâs da ötekiler de Mudar kabilesine mensupturlar.

 

Şan-şeref mes'elesine gelince üçü de aşiret reisi oldukları için bu hususta da müsavidirler.